17 AĞUSTOS GÖLCÜK DEPREMİ: 25 YIL SONRA HALA ACI GERÇEKLERLE YÜZLEŞİYORUZ

Türkiye'nin Kocaeli/Gölcük bölgelerinde 1999 yılında meydana gelen ve ülke tarihinde derin yaralar açan Gölcük Depremi'nin üzerinden tam 25 yıl geçti. Bu büyük felaket, resmi rakamlara göre 20.000'den fazla insanın hayatını kaybetmesine, 50.000'e yakın kişinin yaralanmasına ve yaklaşık 7 milyar dolarlık maddi kayba neden olmuştur. Gölcük Depremi, Türkiye'de bir dönüm noktası olarak kabul edilmiş; bu trajediden sonra deprem gerçeği ile yüzleşilmiş ve gerekli önlemler alınmaya başlanmıştır. O dönemde yapılan analizler, mühendislik hizmeti alınmadan inşa edilen yapıların ve yapı denetim eksikliğinin bu felaketin ana tetikleyici unsurları olduğunu ortaya koymuştur.

Ne yazık ki, bu acı tecrübelerden 23 yıl sonra, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan Kahramanmaraş depremi, afet yönetiminde gerekli derslerin alınmadığını bir kez daha gözler önüne sermiştir. Resmi rakamlara göre bu depremde 50.000'den fazla kişi hayatını kaybetmiş, 150.000'den fazla kişi yaralanmış ve maddi zarar 100 milyar doları aşmıştır. Kahramanmaraş depremi, Kıbrıs adasında meydana gelmemiş olsa da, bölgede bulunan ülkemizin sporcu kafilesi ve onların ailelerinin kaybı halkımızı derinden sarsmış ve bu acının yaraları hala sarılamamıştır.

Dünyamız kendini yenilerken, bu yenilenme süreci maalesef afetler aracılığıyla gerçekleşmektedir. Bu süreç, can ve mal kayıplarına yol açarken, dünya genelinde meydana gelen başlıca afetler arasında depremler, volkanik patlamalar, tsunamiler, heyelanlar ve kaya düşmeleri yer almaktadır. Kıbrıs adası, Akdeniz-Himalaya kuşağında yer alması nedeniyle tarih boyunca pek çok depreme sahne olmuştur ve bu depremlerin sonlanmadığı, devam edeceği kesindir. Bu nedenle ülke olarak depremleri daha yakından tanımak ve bu gerçekle yaşamaya alışmak zorundayız.

Ülkemizdeki yüksek deprem riski nedeniyle, inşa edilen yapılar "Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik" esaslarına göre depreme dayanıklı olarak tasarlanmaktadır. Ancak bu tasarımın sahada doğru şekilde uygulanması ve yapı denetiminin de yapılması hayati öneme sahiptir. Yapı denetimi, sadece inşaat projelerinin yasal bir gerekliliği değil, aynı zamanda binalarımızın depreme dayanıklılığı açısından da kritik bir unsurdur. İnşaat sürecinin her adımında kontrol ve denetim şart olup, yapıların güvenli, dayanıklı ve standartlara uygun bir şekilde tamamlanması sağlanmalıdır.

Dünyamızın kendini yenileme döngüsünde, afetlerin gerçekleşmesi kaçınılmazdır. Ancak bu afetler karşısında hazırlıksız yakalanmamak, can ve mal kayıplarını en aza indirmek için bireysel ve kurumsal düzeyde üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeliyiz. Bugün, bu acı gerçeklerle yüzleşerek, gelecekte yaşanabilecek felaketlerde aynı acıları tekrar yaşamamak adına çok daha ciddi adımlar atmamız gerektiği ortadadır.

Vatandaşlarımızı, her an meydana gelebilecek bir depreme karşı hazırlıklı olmaları, binalarının güvenliğini sorgulamaları ve yetkili kurumlarca yapılan uyarılara mutlaka uymaları konusunda bir kez daha uyarıyoruz.

Devletimizi ise bir an önce hızlı tarama, ileri  tetkik ve güçlendirme çalışmalarının okullardan sonra sırası ile hastaneler, kamu binaları, sosyal konutlar ve özel konutlara kadar genişletilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz. Bu süreçte her gecikme, can kaybını artırabilecek ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Gerekli önlemler alınmadığı takdirde, bizleri bekleyen felaketin boyutları çok daha büyük olabilir. Bu durum, hepimizin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesini zorunlu kılmaktadır.

17 AĞUSTOS GÖLCÜK DEPREMİ: 25 YIL SONRA HALA ACI GERÇEKLERLE YÜZLEŞİYORUZ
  • Güncelleme Tarihi: 17 August 2024

Üst Taraf